şuraya bir şeyler yazabilmek için çeşitli yerlere yönlendirilmek canımı sıkmaya başladı. sırf üşenmekten. aslında böyle daha çok çaba harcıyorum. bir ara çaresine bakacağım. (o ara gelmeyecek, biliyorum.)
sevdiğim, seveceğim her filmden sonra böyle bir sarhoşluktur, gidiyor. etkileyecek bir olay olana kadar filmin etkisi devam ediyor. yok efendim, ben o 2 saat içinde bu koltukta değildim. ekranın içinde bir yerlerde oluyorum. ya da ben çekiyorum, ben düzeltiyorum, ben seçiyorum. bunları yaptığım için de bir ödülüm oluyor. sanki damarıma giren bir iğne morfini salıveriyor. ben hala oralardayım aslında. kullanılan şeyleri düzeltiyorum, sevdiklerimi çaktırmadan tişörtümün içine atıveriyorum. böyle daimi bir sırıtış var yüzümde. her şey çok güzel ki.
bir şey fark ettim, "bak bak şimdi kamera öne doğru kayacak" bunu diyen insanı özlemişim. kendisi sinema-tv okuyordu bir zamanlar. hala okuyor olabilir, bir fikrim yok. ne zaman anlatsalar anlamıyordum çünkü. ama şu an uzaklarda olduğunu biliyorum. selam olsun ona. (iyi insanmış, oturum açtı.)
ben sigaradan nefret ediyordum değil mi? o beni pek seviyormuş meğer bunca zamandır. birkaç kere dile getirdi, laf aramızda ben de seviyorum artık onu. "yok, istemeyince içmeyebiliyorum" artık yalan söylüyorum. "ama şimdi canım istiyor içiyorum" birkaç yıl bununla idare edebileceğime inanıyorum. sormayın olm böyle şeyler.
birazdan kapı çalacak, ben duymayacağım. duymadığımı anlayınca zili aramaya başlayacak gelen. o zil de nasıl bir şeydir, ben bile zor keşfettim. sonra gidip kapıyı açacağım. bu demek oluyor ki bu gece krem şantili sıcak çikolata içebileceğim. onun elinden güzel. becerebildiği birkaç şeyden biri ama olsun, varlığı yeter.
zil mil dedim de insanların zili farklı şekillerde çalması güzel bir şey. mesela ev sahibinin gelişi alacaklı olmasından belli. 8-10 saniye çalıyor o zil. alacaklı gibi çalıyor demiyorum, alacağı için geliyor zaten. işime gelirse açıyorum. zaten evin kapısından attığım ilk adımda karşımda bitiyor açmadığımda. fatura kesmek için gelenleri de ayırt edebiliyorum. hayır, neden benim zilim? tamam en altta olabilir ama bu eskişehir'deyken de böyleydi. bir tek bizim zilde isim yazardı, "biz şunu aramıştık". e zaten isim yazıyor, yazmayanına basmak daha mantıklı değil mi? anlamıyorum ki.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder