oturup konuşsak bir seri katile bile hak verebilecek insanım. ben şimdi iyi bir şey mi söyledim, kötü bir şey mi söyledim?
iyilik nedir? iyilik belki de öldürmektir, onlarcasını hem de. bunu bilebilir miyiz dersin? "yo hayır, iyilik öldürmek olamaz." bilemezsin, sadece kabul edebilirsin.
seri katil demiştik. bir seri katille oturup konuşsak. bir kere önyargını olabildiğince uzakta tutman gerekiyor. ya da bilme, bu seri katil hakkında hiçbir şey bilme, sadece yeni tanıştığın insan gözüyle bir bak. şayet seni oracıkta öldürmezse kanın ısınacak bu insana. belki kanın ısınınca öldürür, bunu da bilemezsin. çünkü katil yok şu an karşında, bir insana bakıyorsun. şimdi diyeceksin ki adam katil, sana niye öldürdüklerini anlatsın. siz hep varsayım yapıyorsunuz ama yönlerimiz genelde farklı oluyor. diyelim bir seri katille masada oturuyorum ve duyduğum korkudan dolayı elim telefona gidiyor. kim benden orada oturup sohbet etmemi isteyebilir ki? "ya seni de öldürürse? kaç oradan!" bakın, varsaydınız: "ya seni de öldürürse?" ben de diyorum ki yeni tanıştığım birisiyle masamı paylaşıyorum. şu an herhangi bir korku duymuyorum. havanın griliğinden konu açılıyor, ben de konuşuyorum. zor bir gün olduğundan bahsediyor. ya da çok güzel bir güne uyandığını söylüyor. ya da günün sıradanlığından bahsediyor. ya da ... bakışlarımla sorumu yöneltiyorum. belki anlatacak, belki hiç konuya girmeyecek bile. ya da dur, unut hepsini. seri katili tutuklamışlar ve sorgu görevi sende. bu sefer önyargı seri katilde. bu adamın dilinden bir kez olsun içtence "dayanamıyorum. dayanamıyordum." lafı çıksa ne yapacaksın? ya da öldürme işini araba sürmek kadar sıradan bir şey olarak gördüğünü anlasan? bundan zevk aldığını söylese hatta? ne yapacaksın? ne yapabilirsin? "ama o en az 11 kişiyi öldürdü." niye öldürdü? sen hiçbir şey bilemezsin.
daha önce buralarda bir yerde bahsetmiştim bundan; olacak olaylara sebep olan etkenler vardır ve bunlar genellikle umursanmaz olay gerçekleştikten sonra. özellikle de psikolojik etkenler. başka bir şey demek zorunda hissetmiyorum kendimi.
"öldürmek iyilik olamaz." bunu azınlığımız kabul etmiş olsaydı şu an dünya üzerinde kimse yaşamıyor olurdu belki de. inan ki kimi insanların bunda karar kılabilecek bir iradesi dahi yok. bu senin hatan mı? onun hatası mı? kader mi, yazgı mı? ne dersen de, bunu görüp de anlama taraftarı olmayacaksın hiçbir zaman. o bir katil olacak. 11 kişiyi bu dünyadan yok yere ayırmış olacak. gerisi umrun olmayacak, buna eminim. "ölsün. gebersin pislik." demeyecek misin bunu?
ertesi gün gözlerin mutsuz açılıyor. niye? dün gece yapmaman gereken bir şey yaptın. ne yaptın? sözünü tutmadın ve belli bir süre sonra başına işler açılacak. bunun kaygısını taşıyacaksın bütün gün, bir şey olana kadar. eminim katilin de senden bir farkı yoktu. hatta belki de sözünün eriydi. "sus şimdi, bana katilden bahsetme." demeyecek misin?
adalet bizimle birlikte var olsaydı bugün adalet diye bir kavramımız olmazdı muhtemelen. adaleti sağlayacağını söyleyen herhangi bir varlığa güvenemem. adalet dediğin kişisel bir konu. bir topluluğun üzerinde adaleti sağlayacaksan görmezden gelmek zorundasın. e tabii bu da haliyle adaletli bir davranış olmayacak, kendi kendini çürüteceksin. ve bazen adalet dediğin yok yere öldürmek olabilir, buna asla bir şey diyemezsin.
"e peki ne yapacağız?" bilmiyorum ne yapacağız. bu cevapla beni öldürebilirsiniz, şüphem yok. ama malesef bilmiyorum. düşüncelerimize giren hastalıklara sunulmuş bir ilaç yok. bu hastalıklar ki 11 kişiyi öldürtebilir sualsizce. bu hastalıklar ki "ölsün. gebersin pislik." dedirtebilir. bu hastalıklar ki bütün bu paragrafları yazdırtabilir. bilmiyorum ne yapacağız.
11 kişiye üzülmeyecek miyiz? desen ki "yarın buraya gelmeyi düşünüyordu." üzülmeyecek miyim? hak vermeyecek miyim öfkene? katılmayacak mıyım? aynı şeylere ortak olacağım, kuşkun olmasın. ama seni tanıdığım için senden yana da olmayacağım. bu benim insanlığımı bozmadı şimdiye kadar, kimsenin insanlığını bozmayacağına da inanıyorum. yolunda gitmeyen şeyler var sadece. kimileri ne olduğunu asla göremeyecek şekilde doğuyorsa kader dediğiniz mi oluyor bu? peki ne yapabilirsiniz? eminim "yapacak bir şey yok." diyecekler çoğunlukta olacak ama daha insaflı yaklaşıyorum: bilmiyorum ne yapacağız.
9 Ekim 2012 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder