bir gelgit olur ve hayatın değişir. bildiğin gelgit, suların çekilmesi ve yükselmesi. evet, aslında hayatının değiştiği falan da yoktur, bundan öncesi de değişimlerle dolu değil miydi zaten? yani hayat dediğin değişimi beraberinde getiriyor. bir varmış, bir yokmuş.
hiç olmamış gibi davranmakla geçip gitmiş gibi davranmak arasında fark vardır. bunlardan birisi hayli üzerken, diğeri sanki gerçekten hiç olmamış gibi, bir his de yaratmaz. bu sanırım ayrılıkların bir tarafı daha fazla yıpratmasına kadar varıyor. her yatağa girişinde yeni bir güne uyanırsın. bunu bilirsin, bunu değiştiremezsin. işte o anlardan birinde ay suları kendine doğru çeker ve sana sahiden yeni bir gün hazırlar. birileri hiç olmamışsın gibi davranma kararı almıştır. hiç olmamışsın ve belki hiç de olmayacaksın. yeni gün bu, biraz eksik başlayacak.
duvara konuşsan, seni duymadığı için suçlayamazsın onu. karşında iki kulaklı bir canlı olunca... sen yoksun. en azından o an, herhangi bir varlığa sahip değilsin. hiç olmamışsın. ki bu canlının iki gözü, iki eli, bir de ağzı varken üstelik. yeni gün onun için de biraz eksik başlayacak. zira duyularını kaybetmiştir.
bu şekilde kaybettiğim insanların sayısı çok diyemem, zaten kazandığımı düşündüğüm kaç insan var. ama sevince bu çok başka oluyor. o sayıca 1 olan insan 15'le çarpılabiliniyor. 15 kişi bir olup aynı gün hayatından gitmiş gibi hisler bırakıyor içinde. emin ol ki kazandığımı düşündüğüm 15 insan dahi sayamam. ama gidiyorlar, aynı an içinde. duvar olmayan ama duvardan da farkı kalmayan şeylere dönüşüyorlar. işin kötüsü de o ya, sevgini bir anda çekemiyorsun. onun için haklı sebepler dahi bulsan, sevmekten vazgeçmeyebiliyorsun. ömrümün geri kalanında yerim olmayan bir yerde yaşayacağım. hiç var edilmediğim bir yerde.
en azından o sorgu anının gerçek olmasını isterim ve o tanrı karşısında saklayabileceğimiz şeyler olsa, ağzımı açmadan başımı eğer geçerim. nasılsa orada olacaklar, görebileceğim. ondan sonra gönül rahatlığıyla cehennemde yanabilirim, sorun değil.
insan nefretimin yanında nedense böyle de bir sevgi var içimde. genele nefret ama öznelleştikçe sevgi. öznelliği kimseyi insanlığından çıkarmıyor, bir melek yapmıyor. bundan sonra aynı yerde dahi bulunamayacağın bu insanlar bir gün ölecek, düşünebiliyor musun? alt tarafı birkaç yılını geçirdiğin ama elinden gelse ömründen verebileceğin insanlar bir gün ölecek. varlığına müsamaha gösterebilecekleri kaç yıl sonsuzluktan uzun olabilir ki? ay oldu, yıl oldu, yıllar oldu bu insanlar gideli. en az 15 kişi. yüreğimdeki sızısı hiç geçmeyecek olmasına rağmen hala iyiliğinizi diliyor olabilmek nedendir bilmiyorum. kin tutmayı öğrenmeliyim sanırım biraz da. yoksa sizin bu sızıya çare olacağınız yok. kayıplar kazançların yanında dev gibi kalıyor bazen. kaybetmek kısmen elinde, gerisine bu sızıyı hissetmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
5 Ekim 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder