11 Eylül 2012 Salı

pirinçli başlık

durduğu yerde duramamak, kabına sığamamak, vs. heyecanı çağrıştırıyor değil mi? malesef huzurun kaçıp gittiği bir yerden bu görüntüler. "az insan, çok huzur." yazılı kapak resmi kullanıp da 453 arkadaşı olan bir facebook insanı gördüm dün gece. zavallı, ne kadar da huzursuz olmalı. 453 pirinci olsa bu kadar huzursuz olmazdı tahminimce. bilmiyorum neden, sayının azlığı veya çokluğu devreye girdi mi benim aklım pirinç ve pilavdan ibaret. 453 insandan bir tabak pilav da çıkmaz ayrıca. pirinci seviyorum. sevdiğim her ne varsa onlardan uzak durmak da birinci kuralım oluyor sanırım. bilmiyorum neden. biliyorum neden. pirinçleri pilav yaparsan her türlü kaybedersin. pirinç anlam kazanır ama bundan sonra ortalıkta pirincin lafı dahi geçmez, pilav vardır artık. pilavı yiyerek biterebilirsin, yemesen bozulup gider, her şekilde pilav da yok olur. e ama ben pirinci seviyordum? sevgi tahminimce pilav yapmak değildir. yaptığın pilavı keyifle yemek? hiç değildir. pirinci uzun süre saklayabilirsin. sonra böcekler gelir ve pirinçlerin içine eder. ben bu görüntüden hoşlanıyorum. sonra elin tiksinerek o pirinç kabına gider. pirinç kabı olduğunca çöpe doğru yol alır. mutfaktaki çöp bir başka çöpün yolunu tutar ve o da başka bir çöpün yolunu. nereye gittiğini dahi bilmezsin böceklerin ve içine ettikleri pirinçlerin. yediğin pilavın nereye vardığı konusunda bir açıklama yapmama gerek yok sanıyorum? hem pilav değil şimdi konumuz, pirinç. şayet pirinç yok olmak istiyorsa bırak kendi istediği zamanda yok olsun. yani tabii sen pirinci seviyorsan. ve bırak, üzerine iki kamyon laf yağdıracağın böcekler olsun. tesadüfler konusunda evren acayip bir güce sahip; her şeyi üst üste sıralaması, bir şeyi çekti mi diğer her şeyi de çekip gitmesi gibi. söz konusu pirinç olacaksa evrenin en sevdiğim özelliği de bu. deli gibi acıkmış vaziyette eve gelirsin ve o da ne, sevdiğin pirinçlerden başka bir şey yok evde. pilav fikri dönenir durur kafada saatlerce. sonunda resti çeker ve pilav yapmaya karar verirsin. sevdiğin pirinçlerden! ama böcekler gelmiştir. pirinçler böcekleri getirmiştir. evde artık yiyecek hiçbir şey yoktur, daha rahat edersin. bir nevi "dönerse senindir" düşüncesi. ama dikkatini çekerim ki burada her şey kendi kendine oluyor. sen pirinci seviyorsun, o pilav olmak istiyor, ama sen pirinci seviyorsun ve böcekler var ediliyor. sen pirinçlerden bi güzel pilav yapıyorsun, keyifle yiyorsun, üzerine bardak suyunu da içip bir sigara yakıyorsun. pirinç amacına ulaştı. ya sen? sana kalırsa sen de amacına ulaştın. yalnız böcekler bir gün seni bulacak, bundan da şüphen olmasın. kusura bakma, evren böyle. evrenin gücü bu yönde. pirinçlerin yararı var bir şekilde. ve insan pirinç olduğu zaman pilava dönüşüp karın doyurmak istiyor sanırım. ben böyle algılamıyorum. pirinç olsam, pirinç olarak bırakacak sahiplerim olsun isterdim. pilav yapacaklarını hissettiğim vakit böcekleri var ederdim. insanlığım da pirinçliğim de böyle benim. seviyorsan teklifler yağdırmak zorunda değilsin. pilava çevirip iki dakikada tüketmek zorunda değilsin. evren zaten bu yönde güçlü. bu şeffaf, saçma sapan boğumları olan pirinç kabında teklifleri evren yapar, pilav sadece ama sadece senin seçimin.
aklım pirinçten ibaret.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder