10 Ağustos 2012 Cuma

- sağ gözümde görüşümü engelleyen bir şey var an itibariyle. bu devam edecek olursa hakkında daha hastalıklı şeyler yazacağım kesin. delirtici. bu kadar.

- bir başka delirtici etken, akla takılan şarkı. solistin kendi mahkemesini kurduğu bir şarkı. hakkında okuduklarımla hislerim nasıl bütünleşmişti halbuki. şimdilik kayıp. düşünmek, aramak istememe rağmen dinlemeye olan ihtiyacım rahatsız edici. sudan atlayan japon balığı gibi düştü geceye. uçuk turuncu.

- "basit olanı kavrayamıyorsun." bir öğretmenimin görüşüydü. varlığımın bile farkında değil belki şu an. bu lafı küçük yaşta duymuş olmak anlamak adına iyi bir şeydi. fakat anlıyor ve önüne geçemiyorsan bir kötülük. basitten korkuyorum. hiçbir zaman bir şeyler basit gözükmüyor çünkü gözüme. basitliğin ayrımını yapamadığım için korkuyorum. basit dedikleri, her şeyden daha fazla karmaşık görünüyor. 19436+8920'nin nasıl bir sonuç verdiği çarpıcı değil ama 2+2'nin 4 etmesi fazla gerçekçi.

- hatırlamak istemediğimiz anları gereğinden fazla düşünerek sıradan hale getiriyoruz bence. isteğin aksine, fazla hatırlayarak. bir yöntemi de bastırmak. hatırlamak istemediğin bir şeyler varsa unutmaman gereken şeyler de var o anlardan. bir şekilde artık hatırlamıyorsan, dahası anımsayamıyorsan hatalar seni bekliyor demektir. bu "an" tahmini üç yıla denk geliyorsa, bu kadar şaşkın olmak tuhaf. muhtemelen bir daha karşılaşmayacağın sebeplerden sonuçlara varır ve bunları çeşitli yerlerde uygulamaya sokmaya çalışırsın. şayet sebepler silinmişse akıldan öngördüklerin önemsizleşiyor. zamanında böyle bir karar almışsın ama niye almışsın, neye dayanarak almışsın ve nasıl hala bunda ısrarcı davranabiliyorsun. özellikle kötü anlar, hatırlamamayı isteyecek kadar değersiz değiller. seni sen yapanlar çoğu zaman bu kötü anlar ve hatırlamak istememek saygısızlık. üç yıldan aklımda kalan sayılı şeylerden sonra ben neden benim, ben nasıl benim, ben dahi bilmiyorum. bu küçültücü.

- ağlamanın saflığı bozuldu. kötü hisler de izin vermiyor artık. boş boş oturmaktan bile daha anlamsız, daha ifadesiz geliyor. ne ara içinde bulunduğum durumları bu yönüyle sorgular oldum bilmiyorum ama rahatsız edici. ağlamak bir şeyi değiştirmeyecekse diğer tepkiler de aynı sonuçlara yol açıyor demektir. gülmek, bakmak, hatta öpmek. sorgusu yapılacak son şeyler.

- beslenebilmek güzel bir şey. beslenecek bir şeyler bulabilmek güzel. içine girebileceğin dünyalar yaratmak. yaratanın sen olduğunun farkındaysan sorun yok ama daha fazla beslenebilmek istiyorsan yaratmaya dair düşüncelerin olmamalı, sanki doğada hep var olanmış gibi. muhtemelen sağlıklı görünmeyeceksin ama böyle.

- hayatta her şeyiyle güven duyduğun bir insanı öylece kaybedebiliyorsan biraz rahatlık biniyor üzerine. "bir gün olacaktı, bugün oldu." bugünü bulmak zorunda değildi. o "bir gün"ü görmeye ömrümüz yetmeyebilirdi. acıtıyor ama olması gereken de bu değil mi zaten? riskleri göze almak daha kolay artık.

- kendini hamakta unutup koca ormanı yakan bi insan. hamak da tutuşmuşken uyanmalısın. bence.

- arka planları hep sevdim. varlığın göze batmayacak ama olmazsan da "tam" olmayacak. görünmez işlerle uğraşmayı sevdim. o kısımda anca rahat ediyorum. imzanın önemi kalmıyor bu yüzden.

- buranın takip edilmemesi, en azından bu izlenimi vermesi hoşuma gidiyor. okunsun diye yazdığımı bilmiyorum hiçbir zaman. arada dönüp bakmak hoşuma gidiyor sadece. hafızaya bir önlem bazen de. bir okuyan yoksa bunu niye mi söylüyorum? bir okuyan yoksa bu soruyu niye yöneltiyorsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder