haziranın yaklaşıyor olmasından mıdır bilmem, yine bir işe yaramazlık duygusu çevrelemeye başladı bedenimi. aura gibi. o kadar boş bir insan oldum ki. kendimi tanıma fırsatım olsaydı şu zamanlarda, koşarak uzaklaşırdım belki de. artık kafam çalışmıyor. dediğimin, diyeceğimin nereye varacağını hesaplamak gibi bir kaygısı kalmadı. son zamanlarda yaptığım değişikliklerden utanıyorum. kocaman bir boşvermişlik, başka bir şey değil. yarın ihtiyaç duyacaklarıma karşı olmasa sorun olmayacak belki bu kadar. insanlara karşı kötüyüm. yapılan iyiliklere karşı tepkisizim. en azından bencilliği keşfetmiş olabilirdim ama o da değil. ne zaman kafama bir şeyleri taksam, ne zaman bir şeyleri sorun etsem hep böyle mi olacağım? bir şeyleri sorun etme konusunda o kadar beceriksizim ki. sorun edememeyi sorun ediyorum bu yüzden. ve benim kafam bunu kaldırmıyor iyileştiğimden beri. sorun etmenin dozajını belirleyemiyorum ve komaya sokuyor bu beni.
asıl sorun ettiğim, an itibariyle içinde bulunduğum durum. evet, bir taraftan çok mutluyum. mutluluğun kısa süreceği düşüncesi rahatsız ediyor. çünkü bunca zamana kadar değişmeden süregelen bir şeydi bu. ve bunu düşünüyor olmam kısa sürmesine bile fırsat tanımıyor. suratım asılıyor. asıl sorunsa bu mutluluğun haricinde olan şeyler. elde etmenin verdiği bu gereksiz hissiyatlar. okul öyle sıkıcı ki... ben öyle sıkıcıyım ki... hiçbir merağım yok. hiçbir hevesim yok. tüm bu yoksunlukta takılıyor işin kötüsü aklıma, nerede-ne yapıyor olmak istediğim. allah aşkına seni de rahatsız etmiyor mu özensizce kullandığım kelimeler? yazmamalıyım.
oluşacak ilk hayalimin peşine düşeceğim. yıllarca bekleyip, bir gün elde etmek bu hale getiriyorsa bir de bunu denemeliyim. önce, bir hayale sahip olmayı bekleyeceğim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder