12 Kasım 2012 Pazartesi

ne zaman bitecek?

halbuki önceden sadece deja vu yaşardım. şimdi çığ gibi, engel olamıyorum. deja vu yaşıyorum ve deja vunun içinde de deja vu yaşadığımı anımsıyorum. birbirini kapsayan kümeler geliyor aklıma. muhakkak ki bir boş küme var, her kümenin içine girmeyi başarabilmiş. o an ne olmuştu? deliriyorum elbette.

yoksa başlayacak mı?

resim yaparken çocuk oluyorum. kafası bu kadar karışık bir çocuk olamaz ki. o maviler kar mı? hakkımda kimse iyi şeyler düşünmüyor.

peki ama ne zaman başlayacak?

bilincim beni her zaman yalnız yakalar. açık havada. sessizlikte. sıcağı sevmediğimi o da biliyor.

bitecekse var olan ne?

trafik ışıkları anlık güç verilerimi elime tutuşturur genellikle. yeşili beklemek hayat kurtarmıyor her zaman.

başlayacaksa eksik olan ne?

hayır efendim, istediğimiz sorudan başlayamayız.

ne var?

ne yok?

göremediğin bir şeyi göstermeye yeltensen... sadece inanç değil mi bu? göremediğin, gösteremediğin ama varlığına sunduğun sonsuz inanç değil mi? buralarda hep bir sorun var. çözüme ulaşmasını beklediğim bir sorun. "ne zaman bitecek?" diye başlamak neyi çözebilir ki? ve belli ki sorunun da ta kendisi. boş küme, her kümenin içine girmeyi başarabilmiş. bitmeyecek. görmezden gelirsen görünmeyecek. görmek istersen koca bir boşluk orada olacak. mavi karlar yağacak. yeni sönen yeşilden bir sonraki yeşile kadar bekletecek kaldırımın iki adım ucunda. o an ne olmuştu? bilincim kaydetmeyi unutmuş. iki avuç ceviz mi bütün bunların çözümü? yemişle alakası olmayan bir mevzuya bir de yemişi dahil etmek haksızlık değil mi yemişe? ama doğru, onun neden bir hakkı olsun ki. yorgan gidince kavga bitmeyebiliyor ama. şimdi ben "yorgan forever" yazsam, bitirsem burada? hakkımda iyi şeyler düşünemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder