9 Ekim 2011 Pazar

tüm gece akan burnumun sorumlusu olan nezle yüzünden altında ezildiğim düşüncelere sahibim. nezle beni öldürmeyecek. iyileşmek için içtiğim iki tanecik ilaç yüzünden mi bu düşünceler arasında sıkışıyorum? dokunsan ağlayacağım, bu sebeple yalnızım. bu ağlamayacağım anlamına gelmiyor ama içini yakmayacağım anlamına gelebiliyor pekala.
ilaçlar ve yan etkileri...
fiziksel bir acıyı kaldıramadığıma karar verip kimyasal bir acıya bürünüyorum. bu saçmalık değil midir?
sanki bu gece öleceğim.
bu seni korkutmasın. ben ufacık bir hastalığımda hep bunları düşünürüm. hiç düşünmemekten iyi olabilir ama bu halle düşünmek de pek anlamlı sayılmaz.
öyle korkuyorum ki... bir şeyleri yaşanmamış kılamayız. hatırlamaktan korkuyorum, hatırlayıp da özlem duymaktan. hatırlamanızdan korkuyorum, bir iç çekişinizden. yapmak isteyip de yapma cesaretinde bulunamadığım şeylerden korkuyorum. bu dünyada kafamı yeterince kemiriyorlar. kimse bana hafızamın da öleceği garantisini vermiyor. ayrıca ölü bir hafıza yine de varlığını sürdüren bir hafızadır.
özleyeceğim, biliyorum ve korkuyorum.
bu yüzden planlıca gitmenin beni ne kadar rahat hissettireceğini bil isterim. özlemeyeceğimin garantisi olmayabilir bu, biliyorum. ansızın değil de.. en azından sadece kendimin bildiği bir anda, üstelik "vazgeçmiş" sıfatıyla. gitmek diyemiyorum ona...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder