14 Eylül 2009 Pazartesi

herhangi biri

herhangi bir kimseydi. kim olduğu -aslında- hiç de önemli olmayan birisiydi. onu anladığımı düşünüyordum. bunu düşünebilmem için bir iletişim gerekmiyordu. biraz da bu özgürlükten yararlanarak düşünüyordum. bir seyir gerekiyordu. kafada oluşturulan bir seyir defteri gerekiyordu. diğer her şeyi beyin hallediyordu. defterin sayfalarını dolduruyordu. kimi zaman ben istiyordum dolmasını. kimi zamansa habersizce yazıyordu. bir gün, yine doldurmak istediğimde fark ediyordum haberimin olmadığını. ama başka da birisi yazamıyordu, okuyamıyordu. açamıyordu bile. bahsi geçen insana bile ulaştıramıyordum. ağzımı açıp itiraf edemiyordum. ve edemediğim bu itiraf, bir şekilde boşluklar yaratıyordu hayatımda. özlemler yaratıyordu, yaşayamadıklarıma dair. itiraf edebildiğimdeyse değişen hiçbir şey olmuyordu. gerekenden fazlasını bekliyordum belki de bu itiraftan. bana istediğimi vermiyordu. ben de içimde saklı tutmaya böyle başlamıştım. arada bir içimi acıtmasını seviyordum. gözlerimi bir noktaya diktiğimde, okuyacak bir seyir defterimin olmasını seviyordum. adına kötü şeyler yazılmamış oluyordu üstelik böylece. hikayeyi kendime çevirip şanssızlığımı karalamama fırsat kalmıyordu. geçmişin sevilen anıları olarak kalıyorlardı. ve birkaç "keşke" ile süsleniyordu durmadan. süslendikçe güzelleşiyor, güzelleştikçe hayran bırakıyordu. yenilerini aramaya itiyordu bir noktadan sonra. herhangi biri işte o.. itirafımdan onu nasıl sakladığımı dahi bilmeyen biri. hep geçmişte kalıyorsun. gelecek olabilmen için de itiraf etmem şart sanırım. peki ya bu şanssızlığım? seyir defterlerinin en sevmediğim bölümü, en sevmediğim sonucu. böyle durumlarda susmak ve konuşmaktan başka bir seçenek daha olmalı. "seni gerçekten anlıyorum." diyemediğim için hep o kişi "herhangi biri". ya da anlamak istemeyeceğinden korkumdan. iç sesi "herkes öyle diyor da kimse anlamıyor nedense" diyecek diye korkumdan. kim olduğu -aslında- nasıl da önemli olan. asla "herhangi biri" denmeyecek birisi. seyir defterlerinde başrol oynayan ve çoğu zaman da ödülü kapan oyuncu o. oysa henüz üçüncü bir seçenek yaratamadım kendime. şimdilik ya susmalıyım ya konuşmalı. susmak çok daha zor konuşmaktan. ancak yapmam gereken sanırım bu. onu anladığımı söylediğimde bana değer vereceğini bilene kadar yapmam gereken bu.

bana güven. seni anladığımı söylüyorsam anlıyorumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder