naber?
bugün gerekli ihtiyaçlarımı karşılayabilecek gücüm olsaydı size acımasızlıktan, acımasız insanlardan, acınası hallerden belki, ya da sözlük anlamı dışına çıkan 'acıma'dan bahsedebilirdim. ama bugün içimdeki canavar aç, o yüzden size pet şişeden bahsetmek isterim. ben olmuşum acınası insan, siz hala acımasızlığınızla gelin. ben de size acıyorum bunun için, nasıl çözeceğiz bunu? hoş, çözmek isteyen olarak tekilliğimi koruyor olmalıyım. pet şişe de böyle bir şey esasen. valla bak. kaynar suyu dök şişenin içine, o büzüşür de büzüşür. sen "ehehe" dersin, şişe "anam yandım" der. ama şişeler konuşmazdı, değil mi? hele bi de pet şişe yani, cam olsa yine bi derece. hayat işte, her yerde aynı. sen oradan bakarsın, ben buradan bakarım, arada yer değiştiririz, ortada hep su şişesi.
rüyada pet şişe görmek mesela. ne bileyim bidon görmekten iyidir herhalde. "rüya da sizi yemek için uğraşan bi pet şişeden kaçtığınızı görmek, ..." yani, bi de bidonun kovaladığını düşün? ben şahsen daha çok korkardım. ne zaman rüyamda ahtapot görsem -ki bu daha hiç gerçekleşmemiştir-, sekiz bacaklı bir işe karışacağımı düşünürüm. böyle bir rüyada da şişenin ağzı açık mı-kapalı mı, sanırım buna göre yorum yapardım. ayıptır-aramızda kalsın, bikaç gecedir kabus görebileyim diye yatak içine böyle tuz falan sepeliyorum. yatmadan önce gidip çişimi de yapmıyorum. karnımı tıka basa doyuruyorum falan. yok yani, görebileceğim en korkunç rüya bu şekilde, bi bidonun beni yemeye çalışması. bu aralar biraz şeyim, evet.
ne diyorduk? heh, pet şişe. siz beni dinlemezsiniz de artık. neyse, canınız sağolsun. ben de kulaklarımın sesini dinlemeye çekiliyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder