* müziğin hissetmeyi kolaylaştırıcı bir etkisi olduğunu düşünürüm hep. bir yerde müzik eksikse hisler de biraz eksiktir. hissetmek daha zordur, hisleri yüzeye çıkarabilmek aynı şekilde zordur. ve tuhaf ama, hisleri derinlere gömmek de zordur.
* hayallerimden birisi geliyor son zamanlarda sık sık aklıma. gerektiğinde çantasına koyup sırtıma takabileceğim bir teleskop ve teleskop sırtımdayken beni istediğim yere götürebilecek bir araba. birkaç müzik cd'si ve gece. yalnızlıktan, karanlıktan ve karanlıkta yalnız olmaktan şimdiye kadar hiç korkmadım. o gecelerde de korkmayacaktım. birincisi, karanlıktasın ve seni görmek isteyen birileri olursa çaba göstermesi gerekecek. ikincisi, yalnızsın ve seni görmek isteyecek birileri olmayacak. kısacası, serbestsin ve bundan korkmamalısın. hayaller anlıktır, bir an için kurulur, gerisini önemsemez. o araba kim bilir ne dertler açacak başıma. o teleskop her seferinde yetersiz gelecek. o an, beni biraz daha küstürecek, ulaşamadıklarımı anımsatarak. "her ne olursa olsun, ..." bazen bu laf o kadar istekli çıkıyor ki ağızdan, o "an" harici bir şeyler düşünmek gereksiz kalıyor.
* araba. bu yaşa kadar sahip olmak istediğim şeylerden birisi oldu hep. ve ben mutluyken ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, öğrenemiyorum. o kadar mutluyum ki şu günlerde, oturup ağladığım bile oluyor bu mutluluk için. böyle zamanlarda tehlikeli bir araç araba. nereye gideceğini bilmiyor ama gitmek istiyorsan, gitmek de kalmak da zordur. bir bakıma da işleri kolaylaştırdığı düşünülür; nereye gideceğini bilmiyorsan, nereye gittiğinin önemi yoktur. fakat bir nokta hep atlanır, bilmemek sorun burada. belli ki bilmen gerekiyor ama sen bilmiyorsun, bilemiyorsun ve bilmeyi önemsememekle bir hata yaptığını söyleyebilirim. mutluyken ne yapmam gerektiğini bilmek istiyorum, bunu önemsiyorum.
* çoğu zaman başkalarınca bana verilen değerin üzerimde öyle büyük bir elbise olarak kaldığını düşünüyorum ki. benim baktığım, görebildiğim, çıplak vücudum diyorum sonra. bu vücudu kat kat giysilerle sunuyorum başkalarına. pek çok kusuru örtmüş oluyor bu kat kat kalın giysiler ve o değerden biçilmiş elbise, bu kıyafetlerin üzerine tam oturuyor diyorum. çünkü ben birisine değer verirken böyle yapıyormuşum.
* çelişkili durumlarda ne yapacağımı da bilmiyorum. dinlemek istiyorum, anlamak istiyorum, en azından anlamak için çaba göstereceğimi biliyorum. anlatmak ister misin, işte onu bilmiyorum. anlatmaya değmeyecek çok şey var, görebiliyorum ama anlayabilmem için yine de anlatman gerekecek. boşa gitmeyeceğine dair bir garanti sunmak isterdim sana. anlatmak başını ağrıtacaksa tercihim hangisinden yana olmalı, anlamasam da olur mu, başın biraz ağrısın mı? anlamazsam olmayacak, başın da ağrısın istemem. seçimi sana bırakıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder