18 Mayıs 2016 Çarşamba

buna benzer bir gündü her şeyimi kaybederken. insanın her şeyini kaybetmesi biraz zaman alıyor. ondan sonraki her gün o güne ve biraz da bugüne benziyordu. kabuğunda bile rahat edemiyor insan bazen. algım tamamen farklı çalıştığı için... bilmiyordum ben kaybedeceğimi. her şeyimi kaybedeceğimi. nefesimi bile. ve sonra kazanacağımı. devam edeceğimi. algım artık normal çalıştığı için... kazanmak nedir ki? ölümlü dünyada biraz daha iç sıkıntısı çekmeye razı olmak? o günlere benzer bir gün.

çabuk sinirleniyorum.

aklına kurulan bir mahkeme. buraya en dürüst adamı getirsen bile çok suçlu. öldürmek yasak. gözünün önünde süründürecekler en dürüst adamları. dayanmayıp ne yapacaksın? sen zaten en suçlusun. sen zaten hep suçlusun. daha ceza mı bekliyorsun sen?! ayakların yere basıyor diye sürünmediğini aşılamıyorlar mı sana? bir kademe de öyle sürünüyorsun işte. sürünmek senin işin.

ölüm inanç içeriyor. bir mezar taşı. bir kül yığını. vs. yok olmak çok daha farklı. bu evrene dair hiçbir aidiyetinin kalmaması. öyle bir şey olsa ki zihinlerden silse beni. bu kıyafetlerin kime ait olduğunu bulamasalar mesela. bir kızı olduğuna inandığı için deli ilan etseler annemi. sahiden delirirdi zaten. ama o bile hatırlamasa. "bu odaya ne olmuş böyle" diye söylense kendi kendine.

"bu dünya çok renkli. çok parlak her şey."
çünkü mutluluk var bu dünyada. insanın durmadan ışığa bakıp da karanlıktan başka hiçbir şey görememesi gibi. gözlerim kamaşmış çünkü. gördüğüm kör nokta. bu rahatsızlığın içinde bulunmak istememek çok mu abartılı? ah, pardon.

çabuk sinirleniyorum.

bazen bir iğne değiyor balona. üfleye üfleye yorulmamış mıydın sen onu şişirirken? sanırım iğne daha güçlü. anlayamadığım, neden balona benzer bir şeye dolduruyorum her şeyi ve neden bir iğneye karşı önlem alamıyorum. insanın içinde kamufle edecek yeterli malzeme bulunmuyor sanırım. bir nehir akmıyor mesela. kilitli bir kutu da yok gördüğüm kadarıyla. koyup bir kutuya atamıyorum denizlerde fosilleşmesi için. ve korkuyorum bir gün hiç malzeme kalmayacak diye. bu atıkları koymak için. öyle ki bir balonun içine doldurmaya bile razı olmuşum. ama iğne...

çabuk sinirleniyorum.
sinirlenebildiğime göre bazı zamanlarda sakin kalabiliyorum demektir. kazanmak bu değil miydi?
çabuk sinirleniyorum.
tahammül gücümden neler gittiğini anlatmama gerek var mı aklımdaki mahkemeyle?
çabuk sinirleniyorum.
çünkü varım. çünkü burdayım.
çabuk sinirleniyorum.
daha önce benzer tepkiler vermiyordun sakinleşmediğimde.
çabuk sinirleniyorum.
küçücük bir iğnenin nelere yol açabileceği hakkında bir fikrin var mı?
çabuk sinirleniyorum.
çünkü sen hep bunu söylüyorsun. çünkü suçlanıyorum. çünkü ben sindire sindire sinirlenmek ne demek, bilmiyorum. çünkü iğneyi bazen senin elinde görüyorum. çünkü sen üzülüyorsun.
çabuk sinirleniyorum.